Trafik Mağdurları
Trafik kazalarının etkilediği büyük bir kitle olan trafik mağdurları, din, dil, ırk, yaş, cinsiyet ayrımı yapmaksızın, hayatını kaybedenler, yaralananlar, engelli kalanlar ve geride kalanlar topluluğunu oluşturur. 2015-2023 yılları arasında ülkemizde meydana gelen trafik kazalarında, tam bir stadyum dolusu insan 56.410 kişi yaşamını yitirdi. Bu kazalarda, 2.5 milyondan fazla kişi de yaralandı.Yaralananların içinde kaç kişinin uzun süre sağlık sorunlarıyla mücadele ettiği ya da engelli kaldığı ise bilinmiyor. Trafik kazalarında can kaybediyoruz. Yetişmiş insan gücümüzü kaybediyoruz. Trafik kazalarında kaybettiğimiz kişiler istatistikten ibaret değil. Kazaların ekonomiye de büyük zararı var. Sevdiklerini ve uzuvlarını kazada kaybedenlerin yaşadığı manevi hasarın yanı sıra, yaşam kalitesi kaybı ise hesaplanamayacak kadar büyük….
Trafik mağdurları, sevdiklerini kaybetme veya engelli kalma acısıyla birlikte uzun yıllar süren zorlu hukuki süreçlerle karşı karşıyadır. Bu süreçler sonucunda verilen cezalar, yeni çıkan infaz kanunu hem mağdurları hem de kamu vicdanını derinden yaralamaktadır.
Trafik kazalarında ölüme sebebiyet verme suçuna ilişkin kanuna göre, taksirle bir kişinin ölümüne neden olan sürücü 2 ila 6 yıl arasında, birden fazla kişinin ölümüne ya da bir kişinin ölümüyle birlikte yaralanmaların olduğu durumlarda ise ceza 2 ila 15 yıl hapis cezasına çarptırılabiliyor . Ancak uygulamada, ölümlü trafik kazalarında kusurun ağır olduğu durumlarda bile en üst sınıra yakın cezalara neredeyse hiç rastlanmıyor.
Hal bu olunca 2-5 yıl arasında cezaların taktir edilmesi ,
• hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
• cezaların ertelenmesi
• adli para cezasına çevrilmesi
• denetimli serbestlik gibi kurumlar yüzünden cezaların caydırıcılığını yitirmesine neden oluyor.
Kanunlarla trafik suçlarında koşullu salıverme süresinin azaltılması ve denetimli serbestlik süresinin artırılması, trafik kazalarına bağlı suçlarda adaletin sağlanmasını zorlaştırmaktadır.
671 Sayılı KHK ile Getirilen Düzenlemeler
01.07.2016 Öncesi İşlenen Suçlar İçin
- Koşullu Salıverme Oranı: Koşullu salıverme için infaz oranı 2/3 yerine 1/2 olarak uygulanacaktır.
- Denetimli Serbestlik Süresi: Denetimli serbestlik süresi 1 yıldan 2 yıla çıkarılmıştır.
01.07.2016 Sonrası İşlenen Suçlar İçin
- Koşullu Salıverme Oranı: Koşullu salıverme oranı 2/3 olarak uygulanacaktır.
- Denetimli Serbestlik Süresi:Denetimli serbestlik süresi 1 yıl olarak devam edecektir.
7242 Sayılı Kanun ile 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Yapılan Düzenlemeler (Nisan 2020):
7242 sayılı Kanun ile infaz koşulları değiştirilmiştir. Bu düzenleme, kanunda belirtilen istisna suçlar hariç tutulmak üzere, aşağıdaki hükümleri içermektedir
30.03.2020 tarihinden önce işlenen trafik suçları için,
- Koşullu Salıverme Oranı: 2/3 olan infaz oranı 1/2’ye indirilmiştir.
- Denetimli Serbestlik Süresi: Denetimli serbestlik süresi 1 yıldan 3 yıla çıkarılmıştır.
30.03.2020 tarihinden sonra işlenen trafik suçları için:
- Koşullu Salıverme İnfaz Oranı: 1/2 olarak uygulanacaktır.
- Denetimli Serbestlik Süresi: Denetimli serbestlik süresi 1 yıl olarak belirlenmiştir.
Son düzenlemeye göre, örneğin trafik kazasında asli kusurlu olup bir kişinin ölümüne neden olan fail, en yüksek sınırdan 6 yıl hapis cezası almışsa:
Eğer suç 30.03.2020 tarihinden önce işlenmiş ise bu fail, yeni kanun sayesinde cezaevinde kalmak zorunda kalmayacaktır; zira 6 yıl veya daha az süreli hapis cezası almış olan hükümlüler doğrudan tahliye hakkı kazanacaktır.
Suç 30.03.2020 tarihinden sonra işlenmişse, fail yalnızca 2 yıl cezaevinde kalacaktır.
Trafik Suçlarında Verilen Cezalar Yetersiz Daha Caydırıcı Cezalar İstiyoruz
Trafikte Haklarım Derneği olarak, trafik mağdurlarının haklarını koruma amacıyla, trafik suçlarında daha caydırıcı cezaların getirilmesini talep etmekteyiz. Özellikle, asli kusurlu olarak ölümlü kazaya sebebiyet veren sürücülere uygulanan ve 18 eşit taksitle ödenebilen para cezalarının, caydırıcılık ilkesini zedelediği değerlendirilmektedir. Trafik suçlarında cezasızlık algısının devam etmesi, kural ihlali yapan bireyler için olumsuz bir örnek teşkil etmekte ve hukukun caydırıcılık fonksiyonunu zayıflatmaktadır.
Trafik kazalarına ilişkin cezaların caydırıcılığının artırılmaması halinde, kazalar sonucu yaşanan can kaybı ve yaralanma vakalarının süreceği öngörülmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’de trafik suçlarına yönelik cezaların miktar ve niteliğinin artırılması, uzun vadede trafik kazalarından kaynaklanan ölüm ve yaralanma oranlarını düşürecek, kamu güvenliği açısından olumlu etkiler doğuracaktır.
Trafik Mağdurları Olarak Suçtan Zarar Görenler Olarak Trafik Suçlularını Affetmiyoruz
Trafik suçlarında uygulanan cezaların yetersizliği ve son infaz yasasının trafik suçları üzerindeki etkisi konusunda toplumsal ve hukuki farkındalık oluşturmak amacıyla, 2020 yılında trafik mağdurlarıyla birlikte #benimyerimeaffettiler sosyal medya kampanyasını başlattık. Kampanya kapsamında hazırlanan videolarda, trafik mağdurlarının yaşadıkları acılar, verdikleri hukuk mücadelesi ve sürmekte olan davalarına ilişkin detaylı bilgilere aşağıda yer verilmektedir
Trafik kazasında kaybettiği kuzeni için açılan dava, sekiz yıldır sonuçlanmamış durumdadır. Kamuoyunun yakından takip ettiği bu davada, kamu vicdanı ciddi şekilde yaralanmakta ve mağduriyetin derinleşmesine yol açmaktadır. 2012 yılında, henüz 18 yaşında olan kuzeni, aşırı hız yapan, hatalı sollama gerçekleştiren ve ehliyeti olmayan bir sürücünün sebep olduğu bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Bu trajik kaza ardından, adaletin tecellisi için uzun yıllardır hukuk mücadelesi verilmektedir.Son duruşmada mahkeme, sanığa 4,5 yıl hapis cezası vermişse de, dava halen Yargıtay incelemesindedir. Yargıtay kararı onaylasa dahi, yürürlükteki infaz yasası uyarınca sanık, bu süreçte bir gün dahi tutuklanmamış olup, kararın kesinleşmesi durumunda dahi cezaevine girmeyecektir.
Serdar Evlin, oğlunun, kardeşinin, annesinin ve iki akrabasının ölümüne sebebiyet veren asli kusurlu sürücüye verilen cezanın yetersizliği nedeniyle hukuk mücadelesi vermektedir. Henüz 12 yaşında geçirdiği bir trafik kazasında kalbi duran ve hayata döndürülen Evlin, bu kazanın ardından bir kolunu kaybederek engelli hale gelmiştir. Temmuz 2016’da, şerit ihlali yapan bir tır sürücüsü nedeniyle oğlunu, kardeşini, annesini ve iki akrabasını aynı anda kaybetmiştir. Bu feci kazada 5 kişinin ölümüne neden olan sürücüye, mahkemece yalnızca 6 yıl 8 ay hapis cezası verilmiştir.
Yargıtay bu cezayı onaylasa dahi, yürürlükteki infaz yasası uyarınca sanığın cezaevine girmesi beklenmemektedir. Evlin, yakınlarının yaşamını yitirdiği bu kazaya dair verilen cezanın kamu vicdanını yaraladığı ve adalet duygusunu zedelediği düşüncesiyle, adaletin sağlanması için mücadelesini sürdürmektedir.
Emrah Serbes
Emrah Serbes, Eylül 2017 tarihinde Özçelik ailesinin otomobillerine çarparak sürücü Ayhan Özçelik, eşi Nilgün Özçelik ve 16 yaşındaki kızları Zeynep Özçelik'in yaşamlarını yitirmesine neden olmuştur. Bu olay sonucunda Serbes, mahkeme tarafından 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Yargıtay, verilen cezayı onaylamıştır. Ancak, yeni infaz yasası çerçevesinde Serbes'in, seneye tahliye edilmesi beklenirken, basında yer alan haberlere göre, geçtiğimiz haftalarda tahliye edilmiştir. Bu durum, kamuoyunda infaz yasalarının uygulanabilirliği ve adaletin sağlanması konularında tartışmalara neden olmuştur.
Rüzgar Çetin
Rüzgar Çetin, 29 Ocak 2016 tarihinde bir polis aracına çarparak bir polisin şehit olmasına bir polisinde yaralanmasına sebep olmuştur. Mahkeme, Çetin hakkında 7 yıl 6 ay hapis cezası vermiştir. Ancak, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve yeni infaz yasası gereği, Çetin’in cezaevine girmesi beklenmemekte, bu durum adaletin tecellisi açısından eleştirilere yol açmaktadır.
Sezen Zambak
Eylül 2019 tarihinde Ege Üniversitesi kampüsünde Sezen Zambak, kampüs içindeki yolda karşıya geçmeye çalışırken bir traktörün çarpması sonucunda hayatını kaybetmiştir. Bu olayın ardından, traktör sürücüsü Mart 2020 tarihinde 2 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırılmıştır.
2017 yılında, Özdemir kardeşler, kaldırımda yürürken aşırı hızla seyreden bir otomobilin çarpması sonucu hayatlarını kaybetmişlerdir. Bu trafik kazasında sorumlu bulunan sürücü, olayın ardından 6,5 ay tutuklu kalmış, sonrasında ise mahkeme tarafından 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Ancak, Yargıtay’ın bu cezayı onaylaması durumunda, yeni infaz yasası kapsamında değişiklikler nedeniyle sürücünün cezaevine girmesi beklenmemektedir.
Babaları Yılmaz Özdemir, iki kızının kaybının ardından yaşadığı derin acıyı ve bununla birlikte yürüttüğü hukuk mücadelesini adaletin tecellisi için yaptığı çabaları anlatıyor.
Mert Atalay (20), 19 Ekim 2016 tarihinde kaldırımda beklerken hızla gelen bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybetmiştir. Aradan geçen dört yıl boyunca, Mert Atalay’ın ölümüne neden olan sürücü bulunamamış ve savcılık henüz bir iddianame hazırlamamıştır.
Yeğeni için adalet arayışında olan Yasemin Atalay, yeğeninin ölümüne neden olan sürücüyü bulmak ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunmak amacıyla verdiği hukuk mücadelesini sürdürmekte, karşılaştığı zorlukları ve yaşadığı süreci aktarmaktadır. Dava dosyasının savcılıkta beklediğini ve sürücünün yakalanması durumunda bile yürürlükteki infaz yasası gereği ceza almayacağını anlatıyor.
Trafik kazasında kaybettiği annesini Meryemana Kütahya’yı morgda üç parça halinde morgda teşhis etmek zorunda kalan Avukat Burcu Kütahya, annesinin dava sürecinde sürücülere verilen para cezalarının yetersizliğini ve yeni infaz düzenlemesinin trafik mağdurları üzerindeki etkilerini anlatıyor.
Hakimler tarafından caydırıcılıktan uzak verilen cezalar ve yeni infaz kanunu ile ilgili yaşanan hak kayıpları, trafik mağdurlarına ikincil bir mağduriyet yaşatmakta ve adalete olan güvenlerini sarsmaktadır. #BenimYerimeAffettiler projemiz, yaygın bir ölüm sebebi olan trafik kazaları karşısında verilen cezalardaki düşüklüğü ve yeni infaz kanunu nedeniyle birçok trafik suçlusunun cezaevine hiç girmeyecek olmasının mağdurlar üzerindeki yarattığı tatminsizliği anlatmayı amaçlamaktadır. Bu sorunların çözümü için yalnızca trafik eğitimi ve denetiminin yaygınlaştırılmasının yeterli olmayacağını, cezaların da arttırılması gerektiğini vurgulamak istiyoruz.
Trafik mağdurları, uzun yıllar boyunca çeşitli kurumlarla maddi ve manevi hukuk mücadelesi vermiştir. Ancak pandemi sürecinde kabul edilen infaz kanunu nedeniyle birçok hak kaybı yaşanmış ve bu mücadeleler sonuçsuz kalmıştır. Trafik mağdurlarının adalet duygusunun yeniden tesis edilmesi, psikolojik açıdan son derece önemlidir. Zaten travma yaşayan mağdurların psikolojisi, adaletsizlik nedeniyle daha da olumsuz etkilenmektedir. Son çıkan infaz kanunu, milyonlarca trafik mağdurunun adalete olan güvenini derinden sarsmıştır.